Telefon
WhatsApp
  • 13 Şubat 2021, 13:11
Anonim Şirketlerde Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü Ve İptali
    1. Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü ve İptali

             Anonim ortaklıklarda genel kurul, pay sahiplerinin veya temsilcilerinin usulüne uygun çağrı üzerine yönetim kurulu üyelerinin seçimi, görevden alınması, ibrası, karın dağıtımı, esas sözleşmenin değiştirilmesi, sermayenin arttırılması ve şirketin finansal tabloları ile yıllık faaliyet raporunun tasdiki gibi kanunla sadece kendisine tanınmış olan konularda belirli bir gündemi görüşmek ve karara bağlamak için bir araya gelmesinden oluşan, ortaklığın karar ve irade organıdır.

             Hukukî sonuç doğuran bir irade beyanı olması nedeniyle genel kurul kararı, bir hukukî işlem niteliğine haiz olup, ortakların oy vermesiyle birlikte oluşur. Kararın bizzat kendisi hukuki işlem niteliğine sahip olup, ortakların oy vermeleri irade beyanı niteliğine sahiptir[1]. Anonim Şirkette genel kurul kararları hukuki işlem niteliğinde olduğundan, onun hükümsüzlüğü söz konusu olabilir.

             Genel kurul kararlarının geçerlilik şartlarının başında, toplantı ve karar nisaplarına uyulması gelir. Daha sonra, alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olmaması. Nihayet alınan karar veya kararların ticaret siciline tescil ve ilan ettirilmesi gerekir. Ticaret siciline tescil ettirilmeyen hiçbir genel kurul kararı geçerlilik kazanamaz[2].

    • Anonim Şirket Genel Kurul Kararların Yoklukla Sakat Olması

             Genel kurul kararlarının yoklukla sakat olması, TTK’da açıklıkla düzenlenmemiştir. Fakat kararların yoklukla sakat olması olanaklıdır. TTK’da yokluk müeyyidesinin hangi hallerde ve neye göre söz konusu olacağına dair herhangi bir hüküm bulunmadığından, yokluk müeyyidesiyle ilgili olarak, genel hükümlere ve bu konudaki doktrin ve yargı uygulamalarındaki görüşlere müracaat edilmesi gerekir.

                Gerçekten de genel kurul kararının alınması sırasında kurucu şekli ve usulü nitelikteki emredici hükümlere aykırı olarak alınan genel kararı yoktur.  Bir genel kurul kararının yokluğu, başlangıçtan itibaren bir genel kurul kararının mevcut olmadığını ifade eder. Bir işlemin ve bu arada genel kurul kararının kurucu unsurlarının mevcut olmaması halinde, hukukî işlemin veya genel kurul kararının yokluğu, eski terimle “keenlemyekûn” veya mutlak butlan ile batıl olduğundan bahsedilmektedir[3].

                Örneğin bir genel kurul kararının alınabilmesi için, mutlaka usulüne yani TTK 414’e uygun olarak ortakların tamamının toplantıya davet ve buna uygun toplantı yapılması şarttır. Keza genel kurulun şartları varsa elektronik ortamda (TTK 1527/V) veya fiziken toplantı yapılmadan “elden dolaştırma usulü” veya “mektup” ile genel kurul kararı alınmışsa, bu genel kurul kararı kurucu ve şeklî noksanlıklar nedeniyle hukukî anlamda hiç bir etki ve sonuç doğurmaz. Aynı şekilde, genel kurul toplantısında Bakanlık temsilcisinin bulunmamış (TTK m. 407/3) veya toplantı tutanaklarını imzalamamış olması halinde (TTK m. 422/1), anonim şirketin TTK m. 379 hükmü uyarınca sahip olduğu kendi paylara bağlı oylarla alınmışsa genel kurul kararı yok hükmündedir. Yine genel kurulun yasaya veya esas sözleşmeye göre yetkili olmayanlar tarafından çağrılıp karar alınmasında da, yokluk söz konusu olur, bu durumda alınan genel kurul kararı hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz.  Kanunda öngörülen asgari toplantı ve karar yetersayılarına aykırı olan genel kurul kararları da yoklukla batıldır (TTK 418 ve 421). Ayrıca, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 09.10.2001 tarih ve 5691/7567 sayılı yayınlanmamış kararında, ana sözleşmedeki yeter sayılar oluşmadan toplanan bir genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun kabulü gerektiğine ve bunun Özel Dairenin yerleşik uygulaması olduğuna karar vermiştir[4].

                Genel kurul kararı yoklukla sakatsa, hukuki yararı bulunan herkes, özellikle pay sahipleri, yönetim kurulu ve bireysel olarak yönetim kurulu üyeleri, yokluğun tespiti davası açabilir. Genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti davası açılabilmesi için, hukuki yarar en önemli dava şartlarından birisidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 106/II’ye göre tespit davası açanın kural olarak bu davayı açmakta korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerekir. Çünkü davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması, HMK 114/I h gereğince bir dava şartıdır. Söz konusu hukuki yarar şartı, davanın açıldığı günde var olmalı ve hüküm verilene kadar da varlığını sürdürmelidir[5].   Yokluğun tespiti davası ve butlanın tespiti davası da anonim şirkete karşı açılır. 

    • Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının Butlanı

             Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, anonim şirket genel kurul kararları bir hukukî işlem niteliği taşıdığından, genel olarak Türk Borçlar Kanunu’ndaki sözleşme serbestisi sınırlarına tabidir. Türk Borçlar Kanununa göre butlan, bir hukukî işlemin, hukuk düzeni tarafından öngörülen geçerlilik şartlarını içermemesi nedeniyle başlangıçtan itibaren hiçbir hüküm ve sonuç doğurmamasıdır[6].

             Yoklukla malul genel kurul kararı kurucu unsurları içermemesi nedeniyle yoktur. Geçersiz olarak alınan genel kurul kararı ise, mevcut olmakla birlikte geçerlilik unsurlarını içermemesinden dolayı ölü doğmuştur. Alınan genel kurul kararı şekil ve usul bakımından geçerli olmakla beraber, konusu bakımından emredici kanunun hükümlerine, ahlaka ve adaba aykırı ve imkansız ise, alınan genel kurul kararları batıl olup, başlangıçtan itibaren hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Bu durumda, yok hükmündeki genel kurul kararlarında olduğu gibi, geçersiz olarak alınan bir genel kurul kararına karşı da, TTK m. 445’deki 3 aylık hak düşürücü süreye tâbi olmaksızın her zaman geçersizliğin tespiti davası açılabilir. Hakim, genel kurul kararının geçersiz olduğunu re’sen dikkate alır. Bu itibarla, teknik olarak geçersizliğin ileri sürülmesi bir def’i değil, bir itirazdır[7]. Her ne kadar, butlan ve yokluğun temel hüküm ve sonuçları birbiriyle paralellik göstermekteyse de, bazı noktalarda ikisi arasında temel farklılıklar mevcuttur. Butlanda, yokluktan farklı olarak şeklen mevcut bir genel kurul kararının meydana gelmiş olması zorunludur. Yine bir hukuki işlemin butlanı dürüstlük kuralına aykırı olarak ileri sürülemeyebilir. Oysaki yokluk halinde dürüstlük kuralının bir etkisi söz konusu değildir[8].  

             Anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ilişkin düzenleme 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 447’nci maddesinde yer almaktadır. Söz konusu hükümde butlan sebepleri somut bir biçimde sayılmıştır. Buna göre, genel kurulun özellikle pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran ve anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan genel kurul kararları batıldır.

             Bâtıl genel kurul kararları baştan itibaren hüküm doğurmazlar ve daha sonra iyileştirilmesi olanağı yoktur. Batıl genel kurul kararları mahkemece resen dikkate alınırlar; def’i olarak ileri sürülebilecekleri gibi süreye bağlı olmaksızın bir tespit davasının konusunu da oluşturabilirler. Diğer yandan, söz konusu kararlar işlem güvenliği yönünden bir önemli sakıncayı içerirler. Şirketin bir kararının, kararın alınmasından yıllar sonra bile butlanının ileri sürülebilmesi tehlikesi ve tehdidi, şirket yönetiminde pay sahiplerinde, alacaklılarda ve sermaye piyasasındaki potansiyel yatırımcılarda büyük tedirginliğe sebep olabilir. Yıllar sonra butlanın mahkemece tespiti ise o kararın kurduğu birçok ilişkiyi çoğu kez geriye etkili olarak ortadan kaldırır. Bu sakıncası sebebiyle mahkemelerin geçersizlik kararlarını ayrıntılı ve çok yönlü değerlendirmeler sonucu sakınarak vermeleri yanında, kanun koyucunun da iptal edilebilirlik ile butlanın sınırlarını açıkça belirlemesi gerekir. Hükmün mehazı olan İsv. BK m. 706b, bu yönden İsviçre doktrininde eleştirilir. Anılan hükmün çizgiyi iyi çizemediği, tehlikeyi ortadan kaldıramadığı ileri sürülür. Ancak, daha iyi bir düzenlemeye ilişkin herhangi bir öneri de yapılmamıştır.
    Tasarının bâtıl genel kurul kararları sınırlı sayı (numerus clausus) belirlemesi doğru olmazdı. Böyle yapılsaydı bâtıl sayılabilecek birçok genel kurul kararı hükmün dışında kalabilirdi. Tüm butlan hallerinin ve sebeplerinin kanunda gösterilmesi veya tanımlanması ise imkânsızdır. Onun için bâtıl kararları iki kategoriye ayırmak, şekil yönünden bâtıl genel kurul kararlarını veya sebeplerini belirlemeyi içtihata ve öğretiye bırakmak, konu açısından bâtıl genel kurul kararlarına da sınırlayıcı olmamakla birlikte, örnekler göstererek – kesin çizgilerle işaret etmek en isabetli yol olarak değerlendirilmiştir. Şekil yönünden geçersiz kararların saptanmasında tehlike ve tehditlerden sakınma ilkesine ağırlık vererek – mahkemelerin gerekli özeni gösterecekleri inancı ile sistem benimsenmiştir[9].

             Bu sebeple, TTK’nun 447.  maddesi genel kurulun özellikle bâtıl olan kararlarını kategoriler halinde göstermiştir. Hükümdeki, “özellikle” sözcüğü geçersiz Genel Kurul kararlarının sadece maddede belirtilen kararlardan ibaret olmadığını, yani maddenin sınırlı sayı (numerus clausus) niteliği taşımadığını ifade etmektedir. Ancak, hem “özellikle” sözcüğü nispî bir sınırı ifade etmekte hem de seçilen karar kategorileri, kanun koyucunun konuya sakınarak ve ihtiyatla yaklaştığını ortaya koymaktadır. Sakınma, hükmün içerdiği bir ilkedir. Özellikle sözcüğü bu sebeple sınırlayıcı bir işleve de sahiptir. Konusu itibarıyla bâtıl olan genel kurul kararları, bazı niteliklere sahip pay sahipliği haklarını kaldıran veya sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan ve sermayenin korunması ilkesine aykırı olan kararlara özgülenmiştir. Bunun dışındaki bâtıl genel kurul kararlarının tespitinde ise butlanın ikincilliği ilkesi uygulanır. Bu ilke, özel sebepler dolayısıyla iptal etmenin yeterli ve tatmin edici bir yaptırım oluşturmadığı hallerde hukukun genel hüküm ve ilkelerine göre butlana karar verilmesi anlamını taşır. Sakınma ilkesinin özellikle şeklî sebeplerin (eksiklik ve aksaklıkların) butlana yol açtığı hallerde gözetilmesi gerekir[10].

             TTK’nun 447. Maddesi genel olarak değerlendirildiğinde, alınan bir genel kurul kararı, özellikle kamu düzeni düşüncesiyle getirilin emredici hükümlere aykırıysa, bu durumda alınan genel kurul kararı batıldır. Bu çerçevede özellikle TTK’nun 400. Maddesinde öngörülen kanuni yasaklara aykırı olarak bir denetçi seçilirse alınan genel kurul kararı batıldır.  TTK’nun 456/I’e göre, sermayeye oranla önemli bir miktar sermaye, şirkete getirilmişse sermaye artırımı yapılamaz. Şayet yapılırsa alınan genel kurul kararı batıl olur. TTK’nun 458’e göre, şirket malvarlığı pay sahiplerine dağıtıldıktan sonra genel kurul tarafından alınan bir tasfiyeden dönme kararı da batıldır. Pay sahiplerinin kanunen önemli sayılmış ve emredici bir biçimde düzenlenmiş kanuni haklarını ağır bir biçimde sınırlandıran veya elinden alan genel kurul kararları da batıldır. Bu çerçevede, genel kurula katılma hakkını (TTK 425), asgari oy hakkını (TTK 434), pay sahiplerin iptal davası (TTK 445-446), butlanın tespiti davası (TTK 447), haklı sebeple fesih davası (TTK 531), organ eksikliğine dayalı fesih davası (TTK 530) ve sorumluluk davası açma (TTK 553 vd) haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran genel kurul kararları butlanla sakattır. Yine içeriği bakımından ahlaka aykırı olarak alınan genel kurul kararları geçersizdir. Anonim şirketin temel yapısını dikkate almayan genel kurul kararları da butlan yaptırımına tabidir. Örneğin genel kurulun devredilemez yetkilerini, yönetim kuruluna devreden genel kurul kararları geçersizdir. Yine şirket borçlarına karşı pay sahiplerinin şahsi sorumluluklarını öngören genel kurul kararları ile sermayenin korunmasına ilişkin düzenlemeleri ihlal eden genel kurul kararları da geçersizdir[11]

    • Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının İptali

             Anonim şirkette iptal davası, bireysel pay sahiplerinin çoğunluğa karşı koyabilmesine olanak sağlayan, bu haliyle çoğunluğun haksız ve yersiz kararlarına karşı azınlığı koruyan en önemli davalarından biridir[12]. Anonim şirket genel kurul kararlarının iptali, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 445 ve 446’ncı maddelerinde düzenlenmiştir. 

              İptal davası, kanuna, şirket esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olması halinde genel kurul kararları aleyhine açılan bir davadır. Türk Ticaret Kanununun 445 ve 446’ncı maddeleri kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine[13];

    1. a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
    2. b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
    3. c) Yönetim kurulu,
    4. d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, karar tarihinden itibaren üç ay içerisinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler. Üç aylık sürenin hesaplanmasına ilişkin kanunda herhangi bir düzenleme bulunmadığından, TBK’nun genel kuralları, özellikle TBK 92/I, b.3 maddesi uygulanır. Genel kurul kararının alındığı gün ayın kaçıncı günüyse, son ayın bunu karşılayan gününde süre dolmuş olur. Son ayda bunu karşılayan gün yoksa hak düşürücü süre bu ayın son günü dolar[14]. Fakat genel kurul kararlarına karşı pay sahiplerince kötü niyetli olarak iptal davasının açılması hallerinde ise, davacı pay sahipleri salt bu nedenle anonim şirketin uğramış olduğu zararlardan müteselsilen sorumludurlar.

            

     

     

     

    [1] Şener, Oruç Hami, Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku, Gözden Geçirilmiş 3. Bası, Ankara 2017, s. 530. 

    [2] Pulaşlı, Hasan, Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının Sakatlığı ve Müeyyidesi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2, s. 887.

    [3] Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, Güncelleştirilmiş 7. Bası, İstanbul 1997, s. 378-379.

    [4] Şener, s. 531; Pulaşlı, s. 892.

    [5] Şener, Hami Oruç, Yeni TTK Döneminde Anonim ve Limited Ortaklıklara İlişkin Verilen Yargıtay Emsal Kararlarının Değerlendirilmesi, Gözden Geçirilmiş ve 4 Misli Genişletilmiş 2. Baskı, Ankara 2020, s. 239 vd.

    [6] Başpınar, Veysel, Borç Sözleşmelerinin Kısmî Butlanı, Ankara 1998, s. 23 vd.

    [7] Pulaşlı, s. 895.

    [8] Şener, Ortaklıklar Hukuku, s. 531 vd.

    [9] TTK’nun 447. Madde Gerekçesi.

    [10] TTK’nun 447. Madde Gerekçesi.

    [11] Şener, Ortaklıklar Hukuku, s. 532; Pulaşlı, s. 898.

    [12] Şener, Ortaklıklar Hukuku, s. 536-537.

    [13] Aydın, Fazıl, Yeni Türk Ticaret Kanununda Anonim Şirketler Limited Şirketler ve Şirketler Topluluğu, Güncellenmiş 2. Baskı, Ankara 2019, s. 290 vd. 

    [14] Şener, Ortaklıklar Hukuku, s. 540.

Paylaş