Trafik Sigortası Kapsamındaki Tazminat Uyuşmazlıklarında Öncelikli Uygulanacak Hükümler
TRAFİK SİGORTASI KAPSAMINDAKİ TAZMİNAT UYUŞMAZLIKLARINDA ÖNCELİKLİ UYGULANACAK HÜKÜMLER
Özet: Anayasa Mahkemesi 17/7/2020 Tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; a) Karayolları Trafik Kanun’un 90. Maddesinin Birinci Cümlesinin “...bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” İbaresi, İkinci Cümlesinde Yer Alan “...ve genel şartlarda...” İbaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir. KTK’nun söz konusu hükümlerinin Anayasa Mahkemesince iptali ile uygulamada trafik sigortası kapsamındaki tazminatların tayininde öncelikle uygulanacak hükümlerin belirlenmesinde uygulamada ve öğretide tereddütler yaşanmasına neden olmuştur. Sigorta hukukunda çok hüküm olduğundan uygulanacak kuralın çokluğundan trafik kazalarından kaynaklı sigorta tazminat uyuşmazlıklarında öncelikli uygulanacak hükümler konusunu aydınlatmakta yarar vardır. Bu nedenle bu çalışma bilime katkısının yanı sıra uygulamaya da yol gösterici olacağı düşünülerek hazırlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Karayolları Trafik Kanunu, Sigorta Genel Şartları, Tazminat Hesaplanması, Trafik Kazası, Trafik Sigortası.
PROVISIONS TO BE APPLIED PRIMARILY IN COMPENSATION DISPUTES WITHIN THE SCOPE OF TRAFFIC INSURANCE
Abstract:
The Constitution Court decided to annul the phrase “…and in the general conditions regulated within the frame of this Code…”, under the section “…subject to this Code and the procedures and principles foreseen under the general conditions regulated within the frame of this Code.” Of the first sentence of article 90 of the Highways Traffic Code is decided to be annulled with the majority of votes since it is contrary to the articles 5, 13, 17, 35 and 48 of the Constitution, with the decision dated 17/7/2020, docket no 2019/40, decision no 2020/40. Annulment of the said provisions of the Highways Traffic Code by the Constitutional Court caused hesitations in practice and doctrine when determining the provisions to be applied primarily in designating the compensation within the scope of the traffic insurance in practice. It is beneficial to enlighten the issue of provisions to be applied primarily, in insurance compensation disputes arising from traffic accidents, due to the abundance of rules to be applied since there are so many provisions in the Insurance law. Therefore this paper has been prepared by thinking that it would be guiding in practice as well as contributing to the science.
Keywords: Highways Traffic Code, Insurance General Conditions, Compensation Calculation, Traffic Accident, Traffic Insu
Giriş: Ülkemizde her geçen gün artan trafik kazaları sonucu ortaya çıkan ekonomik problemler, mali sorumluluk kavramının hukuki ve doktriner açıdan son derece kapsamlı bir hüviyet kazanmasına neden olmuştur. Elbette ki trafik kazalarının azaltılması için gerekli önlemlerin alınması çok önemlidir. Kazaların ve bu kazalar sonucu oluşan zararların tamamen önlenmesi imkânsızdır. Trafik kazalarında doğan zararlar, buna maruz kalan şahıslar kadar, toplum içinde bir kayıp teşkil etmektedir. Bu nedenledir ki, trafik kazası sonucu zarar görenlerin zararlarının giderilmesini sağlamak birinci derecede öneme haiz bulunmaktadır. Günümüzde artık zarara uğrayanların zararlarının mümkün olduğu kadar tam olarak giderilmesi yolları araştırılmaktadır. Zorunlu mali sorunluluk sigortasının, sorumluluk hukukunun bugünkü gelişmesinde en önemli fonksiyonu da budur. Güven yaratan ve sağlayan sigorta, sosyal ilerlemenin şartlarından birisini teşkil etmektedir. Trafik kazasına bağlı olarak zarara uğrayana ödenmesi gereken tazminatı belirlemek için hakim, her şeyden önce zararın miktarını araştırmak zorundadır. Zararın belirlenmesinde; malvarlığının zarardan önceki durumu ile dava sırasındaki durumunu her zaman için dikkate alması gerekir. Çünkü kural olarak haksız fiil sorumlusunun ödeyeceği tazminat, hiçbir şekilde bu esaslara göre belirlenecek zararı aşmamalıdır. Yine kural olarak, mevcut olan zararlar tazmin edilir, istisnai olarak gelecekte oluşacak olan zararlarda tazminat konusu olabilir. Aslında zararın tam olarak belirlenebilmesi neredeyse mümkün değildir. Mevcut zararın tespiti kısmen kolay olsa da müstakbel zararlar için aynı şeyi söylemek pekte mümkün değildir. Hakim, zarar miktarını tespit ettikten sonra tazminatı tayin edecektir. Çünkü, zararın tespiti ile tazminatın tayini farklı iki safhadan oluşmaktadır. Hakim, zarar ve tazminat tayininde hangi kıstasları ölçü alacaktır? Özellikle günümüzde; uygulamada, vücut bütünlüğünün ihlalinden ve ölüm hallerinde doğan zararın ve tazminatın hesaplama yöntem ve formülleri, yaşam tabloları, kalıcı sakatlık tayininde uygulanacak yönetmelik hükümleri, teknik faiz, destek süreleri, destek payları ve tazminat hesabına esas kazançlar gibi zararın ve tazminatın hesaplamasında kullanılacak veriler konusunda uygulanacak hükümlerin önceliği tartışmalıdır.
Trafik kazalarında kaynaklı sigorta tazminat uyuşmazlıkları için çok hüküm bulunduğundan, uygulanacak kuralda çok fazladır. Mevzuat hükümleri, sigorta genel şartları ve özel şartları, ticari örf ve adet, genel hükümler ve özellikle de Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 Tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı sonrası, hakimler için trafik kazasından kaynaklı sigorta tazminat uyuşmazlıklarında hangi kuralın öncelikle uygulanacağı önem kazanmıştır. Bu çalışmamızın amacı, trafik sigortası kapsamındaki tazminat uyuşmazlıklarında öncelikli uygulanacak hükümlerin belirlenmesi ve uygulamada trafik kazalarından kaynaklı sigorta tazminatlarının tayininde uygulanacak kural ve kuralların hangileri olduğu konusunu aydınlatmaktır.
1. KARAYOLU ZORUNLU MALİ SORUMLULUK (TRAFİK) SİGORTASI
Karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası, özellikle, trafik kazalarında, tehlike sorumluluğunun kabul edilmesi ve zarara uğrayanın zararının tamamını tazmin etmesi gereği sonucu doğmuş ve gelişmiştir. Motorlu araçların kullanılmasından meydana gelen zararların tazmini borcuna ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortası, Türk hukukunda ilk olarak 1953 tarihli ve 6085 sayılı kanununla düzenlenmiştir.[1] Trafik sigortası olarak da adlandırılan zorunlu mali sorumluluk sigortası, motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması durumunda, o aracı işletenin üçüncü kişilere karşı olan mali ve hukuki sorumluluğunu belli sınırlar içinde güvence altına alan, pasif ve aynı zamanda zarar sigortası niteliği taşıyan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür[2].
Gerek araç işletenlerinin gerekse sürücülerin, muhtemel trafik kazaları sonucunda büyük ekonomik kayıplardan dolayı güç duruma düşmemeleri için zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaları gerekmektedir. Kaldı ki, KTK.m.24/1 ve 91/5 hükümleri gereğince, gerekli teminat tutarları üzerinden zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan araçlar trafikten yasaklanmaktadırlar.[3]
KTK.m.91’e göre; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumlulukların karşılanmasını sağlamak üzere malî sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” Aynı yasanın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre de; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
KTK.m.91/1 ve 85/1. hükümlerini birlikte değerlendirdiğimizde, zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan sigortacının poliçede belirlenen teminat limitlerine kadar, işletenin sorumluluğunu üstelendiği sonucuna ulaşılmaktadır. Zorunlu mali sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz ya da bu sorumluluğu, sigortacı üzerine aktarmaz. Bir başka anlatımla, sigorta ettiren, zorunlu mali sorumluluk sigortasını yaptırmakla, üçüncü kişilerin uğramış olduğu zararların sorumlusu olmaktan kurtulamamaktadır.[4] Bu nedenle, zarar gören sadece zarar verene yani sigorta ettirene karşı zararın giderilmesi talebinde bulunabilecektir. Böyle bir durumda sigortalı kendisinin bir trafik sigortasının olduğunu ve davanın kendisine karşı değil, talebin sigortacısına yöneltilmesi gerektiğini ileri süremez. Çünkü zarar görenin, zarar verene ve/veya onun sigortacısına talepte bulunma konusunda seçimlik hakkı vardır.
2. KARAYOLU ZORUNLU MALİ SORUMLULUK (TRAFİK) SİGORTASI KAPSAMINA GİREN ZARARLAR
Karayolu zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına giren zararları, araçlar, eşya ve kazaya maruz kalan kişiler açısından incelemek gerekir. KTK.m.91/1 ile 85/1’e yapılan göndermeye dayanılarak, zorunlu mali sorumluluk sigortasının bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olan kazaları kapsadığı ifade edilebilir.[5] Fakat bu tür zararların zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına dâhil olabilmesi için kazaya neden olan aracın, motorlu bir araç olması ve işletme halinde bulunması gerekmektedir. İşletme halinde bulunmayan araçların neden oldukları kazalar ile aracın sebep olduğu kazada yardım çalışmalarından dolayı yardım edenin uğramış olduğu zararlar, zorunlu sorumluluk sigortası kapsamı dışındadır.[6] Yine yabancı plakalı motorlu araçların neden oldukları zararlarda zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına dâhildir.[7]
Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar’ başlıklı 92. maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında kalan hususlar hükme bağlanmıştır. Sigortacının sorumluluğu, işletenin KTK.m.85/1’deki sorumluluğu ile sınırlandırılmıştır. Ancak burada, biraz öncede ifade ettiğimiz gibi manevi tazminat yönünden bir istisna söz konusu olup, işleten manevi tazminattan sorumlu olduğu halde, sigortacının manevi tazminat sorumluluğu bulunmamaktadır.
Maddi hasara ilişkin zararda, yedek parça ve işçilik gibi tamir giderleri, tazminata dâhildir. Zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, ancak kazaya uğrayan araçtaki gerçek zararlardan sorumlu olup, bunun dışında kalan ve üçüncü kişiye ait aracın çalışmamasından kaynaklı kazanç kaybından sorumlu değildir. Buna karşılık, trafik kazasında araçta meydana gelen hasarın aracın değerini olumsuz yönde etkilemesi durumunda, bu araçtaki değer kaybı zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındadır.[8]
Yaralanan veya ölen kişi, hatır için taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için verilmiş bulunuyorsa, işletenin zorunlu sorumluluk sigortası, araca gelen zararları kapsamaz. Motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir(KTK.m.87/1). Zarar görenin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında araçta taşınan eşyanın uğradığı zararlardan dolayı işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu da genel hükümlere tabidir(KTK.m.87/2).
Motorlu aracın çalınması halinde işletenin sorumluluğu ve zorunlu sorumluluk sigortasının kapsamı, KTK.m.107’de düzenlenmiştir. Motorlu aracı çalan veya gasp eden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Başka bir ifadeyle, işletenin zorunlu sorumluluk sigortası, motorlu aracı çalan veya gasp eden kişinin verdiği zararları da kapsar. Ancak işleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasp edilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. Aracın çalındığını veya gasp edildiğini bilerek araca binen yolculara karşı sorumlulukta genel hükümlere tabi kılınmıştır.[9]
Motorlu aracın ehliyetsiz bir kimse tarafından kullanılması durumunda, meydana gelen zararların zorunlu sorumluluk sigortası kapsamında olup olmayacağı hakkında Kanunda herhangi bir hüküm yoktur. Bu durumda da sigortacı meydana gelen zararlardan sorumludur. Ancak araç, sigorta ettirenin izni ile ehliyetsiz kimse tarafından kullanılmış ise, sigortacı tazminatı ödedikten sonra sigorta ettirene rücu edebilir.[10]
3. KARAYOLU ZORUNLU MALİ SORUMLULUK (TRAFİK) SİGORTACISININ ZARARI TAZMİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Sorumluluk hukukunda, zarar ile tazminat farklı kavramlar, farklı değerlerdir. Zarar, ölümlerde destekten yoksunluğun, kalıcı sakatlıklarda güç kaybının tam karşılığıdır. Tazminat, zararın tamamı değil, sorumlular tarafından ödenecek tutarlarıdır.[11]
İşletenin veya bağlı olduğu teşebbüsün KTK.m.85/1’e göre sorumluluğunun doğması için her şeyden önce bir zararın meydana gelmiş olması gerekir. Bu zarar, bir kimsenin ölümü, yaralanması, sakat kalması, uzuv zaafiyeti veya tatili, çehrede sabit eser kalmasında olduğu gibi bir şahsa ilişkin zarar ya da bir şeyin yok olması, tahrip edilmesi, hasara uğraması veya kaybolması şeklinde tezahür eden taşınır veya taşınmaz mala ilişkin bir zarar da olabilir.[12] Nitekim KTK.m.85/1’de bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olmaktan söz edilmektedir.
KTK.m.85/1’de göre motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölmesi, yaralanması veya bir şeyin zarara uğraması halinde, işleten bu zararlardan sorumludur. Eğer işleten bu yasa maddesi uyarınca sorumlu tutulamayacaksa meydana gelen zarar trafik sigortası kapsamına girmeyeceğinden bu zararın tazmini zorunlu trafik sigortacısından istenemeyecektir. O halde, trafik kazasında zarar görenler, KTK.m.85/1'den doğan sorumluluğu nedeniyle zarar veren araç işletenine karşı başvurma hakkına sahip değillerse, zarar veren aracın trafik sigortacısına başvurma hakkına da sahip olamazlar.[13]
Bilindiği gibi karayolları motorlu araçları zorunlu mali sorumluluk sigortası, sorumluluk sigortası türlerinden biri olup, bu tür sigortada sigorta ettirenler durumunda olan işleten ve onun gibilerin motorlu araçlarının neden oldukları zararlardan dolayı kendilerine düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesini yapan sigortacı belirli limitlere kadar karşılamakla yükümlüdür. KTK.m.91/1’de ifadesini bulan bu tür sigortada sigortacının sorumluluğu, sigorta ettiren durumunda olan işletenin hukuki sorumluluğu ile eş değerli olup, ondan fazlasından sorumlu değildir. Zira sorumluluk sigortası bir meblağ sigortası olmayıp, sadece olaydan zarar görenlerin gerçek zararlarını giderme ve zarardan sorumlu olan işleten ve onun gibilerin malvarlığındaki bu tazminat ödemesi nedeniyle oluşacak eksilmeyi önleme amacına yönelik bir pasif sigorta türüdür.[14]
Zorunlu mali sorumluluk sigortasında zarar giderim durumlarında, sınırlı/limit dâhilinde sorumluluk, gerçek zararın giderilmesi, kusur oranında sorumluluk, birden çok zarar görenin bulunduğu hallerde garameten ödeme, manevi tazminatın kapsam dışında kalması gibi bazı ana ilke ve esasların uygulanması söz konusudur.[15]
Bu tür sigortada, sözleşmenin kurulması aşamasında, rizikonun gerçekleşmesi halinde kime ne kadar zarar verileceği bilinmediğinden sigorta değerinden söz edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle aşkın veya eksik sigortadan bahsedilemeyeceği gibi, gerçek zararın tazmini ilkesi gereğince de çifte sigorta yasağı geçerli bulunmaktadır.[16]
Zorunlu mali sorumluk sigortasının amacı, trafik kazaları nedeniyle üçüncü kişilerin uğrayacakları zararların kolayca tazmin edilmesi ile zarardan sorumlu olan işletenin kaza riskine karşı ekonomik bakımdan korunmasıdır. Bu sigorta türü niteliği itibariyle bir sorumluluk sigortası olması nedeniyle, sigorta şirketinin tazminat ödeyeceği kişiler, sigorta ettiren değil, sigorta konusu aracın zarar verdiği üçüncü kişilerdir.[17]
Sigorta konusu motorlu taşıtın neden olduğu kazada birden fazla kimse zarara uğramış olabilir. Bu durumda zarar görenlerin her birine ayrı ayrı tazminat ödenmesi gerekir. Ancak bu kişilerin uğradığı zarar miktarı sigorta bedelini aşarsa, KTK.m.96 uyarınca orantı/garameten paylaşım kuralı uygulanarak ödenecek tazminat miktarı tespit edilir. Zorunlu mali sorumluluk sigortacısının zarardan sorumluluğu KTK.m.93 ve KZMSGŞ.m.A-3 hükümleri gereğince belirlenen ve poliçede belirtilen teminat miktarı ile sınırlıdır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelikle belirlenen teminat tutarları yürürlükteki bütün sigorta sözleşmelerine herhangi bir ek prim alınmaksızın uygulanır. Sigorta şirketleri, düzenledikleri poliçelerin ön yüzüne "Sözleşme süresi içinde Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakan tarafından teminat tutarları artırıldığı takdirde, bu poliçede yazılı teminat tutarları, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve ek prim alınmaksızın yeni teminat tutarları üzerinden geçerli olur." ibaresini yazmak zorundadır (Yön.m.24).
Sigortacının sorumluluğunun, poliçede belirtilen teminat miktarı ile sınırlı olması kuralı, zarar gören işleten ve diğer sorumlularla birlikte/müteselsil sorumlu bulunduğu hallerde de geçerlidir. Bu sigorta ile sigorta ettiren işletenin sorumluluğu ortadan kalkmamakta, üçüncü kişilerin zararlarının poliçede belirtilen teminat miktarı ile sınırlı bir bölümü sigorta şirketi tarafından karşılanmakta, bu miktarı aşan zarar bakımından işletenin KTK.m.85/1 uyarınca sorumluluğu devam etmektedir.
Sigortacı, rizikonun sigorta ettiren tarafından süresinde ihbar edilmesine rağmen, süresinde gerekli ödemeyi yapmaması ve bunun sonucunda, zarar görenin, işleten sıfatıyla sigorta ettiren aleyhine açtığı dava sonucunda verilen karar nedeniyle asıl alacak ve ferilerden sorumludur. Ayrıca, tazminatın ödenmesinde temerrüt söz konusu olmuş ise, temerrüt faizinin de ödenmesi gerekir.[18]
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 93. maddesi hükmü ile zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi genel şartları uyarınca sigorta şirketleri, sigortaladığı aracın sürücüsü ile şayet tespit edilmişse araç malikinin kusurlarıyla ve poliçe limitleri kapsamında gerçek zarar, yani sürücü ve malikin karşılamak zorunda olduğu maddi zararla sınırlı biçimde zarardan sorumlu tutulabilirler. Maddi zarar, ölüm veya yaralanma gibi kişiye ilişkin olabileceği gibi, eşyanın hasar görmesi, bozulması ya da parçalanması gibi şeye ilişkin olarak da meydana gelebilir.
KTK.m.91/1 ile ölüm, yaralanma ve maddi hasarlar için 85/1’e yollamada bulunulmuş, tedavi giderleri hakkında 98. madde de açıklama yapılmıştır. Anılan madde de açıkça belirtildiği üzere, kişiye dair zarar halinde ilk yardım, muayene ve kontrol veya yaralanma sebebiyle ayakta, klinikte, hastane ve benzeri sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilen tedavi giderleriyle tedaviyle ilgili diğer giderler sigorta teminatı kapsamında olup, buna göre çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalması sonucu oluşacak zararlar da sigorta teminatı içindedir.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasında, sigortacı, işletenin haksız taleplere karşı savunmasını da temin eder. Sigortalı veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kimseler aleyhine ceza davası açılması durumunda, sanığın izni ile sigortacıda savunmaya iştirak eder. Bu durumda, sigortacı yalnızca seçtiği avukatın giderlerini öder. Ceza soruşturması ve kovuşturmasından doğan tüm giderler ile muhtemel para cezaları sigorta teminatı dışındadır.[19]
4. KARAYOLU ZORUNLU MALİ SORUMLULUK (TRAFİK) SİGORTASINDA TAZMİNATIN TAYİNİNDE ÖNCELİKLİ UYGULANACAK HÜKÜMLER
Sigorta hukuku, sigorta sözleşmesi ile bu sözleşmeyle ilgili kişiler arasındaki ilişkilerle, sigortacılık faaliyetlerinde bulunan kurumların çalışmalarını düzenleyen hukuk kurallarını belirli bir sistem içerisinde incelemeyi hedef alan bir hukuk dalıdır[20]. Sigortanın tanımıyla ilgili TTK.m.1401’de açıklandığı üzere; sigortacının en önemli yükümlülüğü tazminat ödeme borcudur. Sigortacının bu borcu sigorta ettirenin prim ödeme borcunun karşılığıdır.
Sigorta poliçesi ile verilen teminatlardan herhangi birinin (riskin) gerçekleşmesi sonucu oluşan zarar, hasar olarak nitelendirilir[21]. Maddi tazminat, maddi hasarın giderilmesi için sorumlu kimse tarafından yerine getirilmesi gereken ve para ile ifade edilebilen bir edimdir[22]. Sigorta hukukunda da sigorta tazminatı ile zarar/hasar miktarı aynı şeyler değildir. Sigortacı tarafından ödenecek tazminat miktarı, zarar/hasar miktarı tespit edildikten sonra sigorta genel ve özel şartlarına göre ayrıca belirlenir[23].
Anayasa Mahkemesi 17/7/2020 Tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; a) Karayolları Trafik Kanun’un 90. Maddesinin Birinci Cümlesinin “...bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir. Söz konusu iptal kararı sonrası Türk yargı uygulamasında; trafik kazalarından kaynaklanan tazminat uyuşmazlıklarında işletenin sorumluluğunu üstlenen trafik sigortacısının sorumlu bulunduğu tazminat miktarının belirlenmesinde uygulanacak hükümlerin önceliği konusunda ihtilaf doğmuştur.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile kural olarak araç işletenin sorumluluğu sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu hususu bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. KTK.m.85/1’de; araç işletenin sorumluluğu, aracın işletilmesine dayalı tehlike sorumluluğu olarak düzenlediğinden, işleten veya araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi kusurlu olsa bile kusur ilkesine göre değil, tehlike ilkesine göre sorumlu olacaklardır. Hemen belirtilmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna dair bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
İşletenin, trafik kazasından doğan sorumluluğu, Karayolları Trafik Kanununa tabi tutulmuştur. Bununla birlikte, istisnai bazı durumlarda, işleten Türk Borçlar Kanunun genel hükümlerine göre de sorumlu olabilir. Karayolları Trafik Kanunu, işletenin bu sorumluluğu için genel hükümlere atıf yapmıştır. Genel hükümlerden amaç, Türk Borçlar Kanunun haksız fiillere ilişkin hükümleri (TBK.m.49) ile akdi sorumluluk hükümleridir. Araç işletenin Türk Borçlar Kanunun haksız fiil hükümlerine tabi sorumluluğu, KTK.’nunda ayrı ayrı belirtilmiştir[24].
Peki bizler işletenin ve işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının KTK.m.91 düzenlenen sorumluluğu kapsamındaki tazminat hesaplamalarında, öncelikli olarak sigorta genel şartlarını mı yoksa Türk Borçlar Kanunun haksız fiillere ilişkin hükümleri ile akdi sorumluluk hükümlerini mi uygulayacağız? Özellikle de maddi tazminat hesaplamalarında, Hazine Müsteşarlığı’nın 14 Mayıs 2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Tebliği’nde belirtildiği üzere; beklenen yaşam sürelerinin belirlenmesinde TRH-2010 Kadın ve Erkek tabloları mı kullanılacak ve de teknik faiz oranı 1,8 olarak, hesaplama formülü olarak ‘Devre Başı Ödemeli Belirli Süreli Rant’ mı esas alınacak? Oysa ki, Yargıtay uygulamalarında uzun bir süre beklenen yaşam sürelerinin belirlenmesinde PMF 1931 yaşam tablosu ve de tazminat hesaplama yöntemi olarak, peşin değerler her yıl için % 10 arttırılıp %10 iskonto edilmek suretiyle ve kazançların hiç artmayıp hep başlangıçtaki rakamda kalındığı bir hesaplama biçimi olan ‘progressif rant’ yöntemi uygulanmıştır.
Yine somut uyuşmazlıklarda, vücut bütünlüğünün ihlalinden kaynaklı zararlarda mağdurun genel potansiyele nazaran yüzde olarak belirtilecek sürekli iş göremezlik oranın ağırlık derecesi neye göre belirlenecektir? Bir başka anlatımla vücut bütünlüğünün ihlalini ölçmeye amaçlayan tüzük ve baremlerden hangisinin uygulanacağı tartışmaların boyutunu iyice arttırmıştır.
Tamamen yargı kararları ile oluşmuş olan 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümlerine göre mi yoksa sigorta genel şartlarında belirtilen 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ile 20/2/2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ve Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre mi mağdurun genel potansiyele nazaran yüzde olarak belirtilecek sürekli iş göremezlik oranı belirlenecektir?
Türk sigorta hukukunun kaynakları, kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzük ve yönetmelikler, genel şartlar ve tarifeler, doktrin ve içtihatlardır[25]. Söz konusu soruların cevabını bulabilmek için öncelikle sigorta hukukunda çok hüküm olduğundan uygulanacak kuralın çokluğundan 'sigorta sözleşmeleri uyuşmazlıklarında uygulanacak hükümleri' konusunu aydınlatmakta yarar vardır.
1956 tarihli Türk Ticaret Kanununda olduğu gibi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1401. Maddesinde de sigortanın tanımı yapılmıştır. TTK.m.1401’deki kanuni tanımında da açıkça anlaşıldığı üzere, sigorta, borçlar hukuku anlamında bir sözleşme ile hayata geçirilmekte ve böylelikle sigorta bir sözleşme ilişkisi meydana getirmektedir.
Sigorta sözleşmeleri hakkında uygulanacak hükümler ise TTK.m.1451’de düzenlenmiştir. Madde ile sigorta sözleşmesi hakkında Türk Ticaret Kanunun da hüküm bulunmayan hallerde Borçlar Kanunun hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. 6762 sayılı Kanunun 1264 üncü maddesinin birinci fıkrasında farklı olarak, sigorta sözleşmesine uygulanacak hükümler yönünden Borçlar Kanunun önüne Türk Ticaret Kanunun diğer kısımlarında yer alan hükümleri getirilmiştir. Mevcut düzenleme “Bu kitapda hüküm bulunmadıkça sigorta sözleşmesi hakkında Borçlar Kanunun hükümleri tatbik olunur” biçimindedir. Her ne kadar sigorta hukukundaki boşlukları dolduracak hükümlerin çok büyük bir kısmı Borçlar Kanununda yer almaktaysa da, Türk Ticaret Kanunun çerçevesinde ticarî bir iş olan sigortacılık hakkında, bu kısımda hüküm bulunmayan hallerde uygulanması gereken hükümlerin teknik olarak Borçlar Kanunundan önce Ticaret Kanunun diğer hükümleri olması gerektiğinden bahisle bu madde ile mevcut duruma göre farklılık yaratılmıştır.
Sigorta her şeyden önce bir ticari iş olduğundan sigorta uyuşmazlıklarına uygulanacak hükümlerin sırasını, kural olarak TTK.m.1 hükmü uyarınca tespit etmek gerekir. Fakat TTK. m.1451,Türk Ticaret Kanunun ticari işler hakkında uygulanacak kuralların sırasını gösteren 1. maddesinde değişiklik yapmıştır. Buna göre, sigorta sözleşmeleri uyuşmazlıklarında uygulanacak hükümler sırasıyla şöyledir[26]:
- Emredici hükümler,
- Sigorta sözleşmesinin özel şartları (Sigorta genel şartlarını sigortalı aleyhine değiştirmeyen ve genel şartlara aykırı düşmeyenler)
- Sigorta (sözleşmesinin) genel şartları,
- Tamamlayıcı ve yorumlayıcı diğer yani yedek ticari hükümler,
- Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri,
- Ticari örf ve adet,
- Genel hükümler (TMK. Md. 1).
Somut konumuzla ilgili kanunlarımızdaki emredici düzenlemelere baktığımızda; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Maddi ve manevi tazminat’ başlıklı 90. maddesi bizlere, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu Kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğunu söylemektedir. Aynı madde bizlere, söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağını bildirmektedir. Yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ‘Sigorta sözleşmeleri hakkında uygulanacak hükümler’ başlıklı 1451. maddesindeki düzenlemeye baktığımızda, bizlere, bu Kanun dediği Türk Ticaret Kanununda hüküm bulunmayan hâllerde sigorta sözleşmesi hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı söylenmektedir.
Demek ki, TTK.m.1451 ve KTK.m.90 hükümlerinin bu Kanun dedikleri Türk Ticaret Kanununu ile Karayolları Trafik Kanununda hüküm bulunmayan hallerde, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Türk Ticaret Kanununu ile Karayolları Trafik Kanununa baktığımızda sigorta genel şartları hakkında TTK.m.1425’de ve KTK.m.93.’de hüküm olduğunu görüyoruz.
KTK.m.93/1’de, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatlarının Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça yani Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit edileceği ve Resmi Gazetede yayımlanacağı düzenlenmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun ‘Sigorta sözleşmeleri’ başlıklı 11. Maddesinde de sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça yani Hazine ve Maliye Bakanlığınca onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir, denilmektedir. Görüldüğü üzere sigorta genel şartları sigorta sözleşmelerinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Özel sigorta hukukunun önemli kaynaklarından olan sigorta genel şartları, sigorta poliçesine ekli ve her sigorta dalı için ayrı ayrı önceden hazırlanmış standart sözleşme şartlarıdır[27]. Sigorta genel şartları, sigorta ilişkilerini düzenleyen yasa hükümleri gibi genel ve soyut olup, hazır bir sözleşme düzenini gösterirler. Fakat objektif norm/yasa nitelikleri bulunmamaktadır[28]. Sigorta genel şartları, isimsiz düzenleyici işlemler olarak adlandırılabilir. İsimsiz idari işlem mahiyetindeki genel şartlar, diğer düzenleyici işlemlerden farklı olarak taraflar arasındaki sözleşmelerde kullanılır, kural işlem mahiyetindedir[29]. Sigorta genel şartlarında genellikle kanunda kapsamı tam olarak belirlenmemiş hususlar düzenlenir. Yani sigorta genel şartlarının kanundan doğan hakları tamamlamak ve günümüzün gereksinimlerini karşılamak gibi bir işlevi olduğu söylenebilir[30]. Elbette ki, sigorta genel şartları sözleşmesel bir niteliğe sahip olduklarından emredici kurallara aykırı olamazlar. Yine sözleşmesel bir niteliğe sahip olmalarından, tamamlayıcı kuralları değiştirmeleri doğaldır. Çünkü taraflar anlaşma yaparak, istediklerinde tamamlayıcı nitelikteki kuralları devre dışı bırakabilirler[31].
KTK.m.93, TTK.m.1425 ve Sigortacılık Kanun’un 11. maddesindeki emredici hükümleri, bize, sigorta sözleşmeleri uyuşmazlıklarında, Borçlar Kanunu’nun genel (tamamlayıcı) hükümleri uygulanmadan önce sigorta genel şartlarının uygulanması gerektiğini söylemektedir[32].
Kural sözleşmeler hukukunda sözleşme özgürlüğüdür. Özel hukuka hakim olan sözleşme özgürlüğü ilkesi, diğer sözleşmelere oranla daha fazla sınırlanmış olmasına rağmen sigorta hukukunda da geçerlidir. Taraflar aralarındaki ilişkiye uygulanacak kuralları bizzat kendileri ya da uzmanlaşmış özel veya resmi bir kuruluş aracılığıyla belirleyebilirler[33]. Bu nedenle karayolu zorunlu mali sorumluk (trafik) sigortasından kaynaklı tazminat uyuşmazlıklarında, sigorta genel şartları, kanunun emredici hükümlerinden sonra, fakat tamamlayıcı nitelikteki yedek hukuk kuralı niteliğindeki hükümlerden önce gelirler. Bunların emredici hukuk kurallarına aykırılıkları ise, her zaman somut uyuşmazlığın görüldüğü mahkemece incelenebilir[34].
Her ne kadar Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesinde “işleten ve sürücü aleyhine açılan davalarda TBK hükümleri uygulanırken” denmiş ise de Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerinin uygulanabilmesi içinse sırasıyla; diğer kanunlardaki emredici hükümler, Türk Ticaret Kanunun emredici ticari hükümleri, sigorta genel şartlarını sigortalı aleyhine değiştirmeyen ve genel şartlara aykırı düşmeyen sigorta sözleşmesinin özel şartları, sigorta genel şartları ile tamamlayıcı ve yorumlayıcı diğer yani yedek ticari hükümlerinde bu konuda hüküm bulunmaması gerekir.
Borçlar Kanununa baktığımızda tazminat tayinine ilişkin kurallar genel olarak düzenlenmiştir. Böylelikle, hakim, tazminata karar verirken hesaplamaya ilişkin unsurların yanında, sorumluluğa ilişkin temel ilkeleri ve somut olayın özelliklerini gözeterek zararı karşılarken genel hüküm niteliğindeki TBK.m.51’in çizmiş olduğu geniş kapsam içinde hareket edecektir.
Vücut bütünlüğünün ihlalinden ve ölüm hallerinde doğan zararların hesaplama yöntem ve formülleri, yaşam tabloları, kalıcı sakatlık tayininde uygulanacak yönetmelik hükümleri, teknik faiz, destek süreleri, destek payları ve tazminat hesabına esas kazançlar gibi zararın hesaplamasında kullanılacak veriler konusunda diğer kanunların ve Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerinde herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Türk Borçlar Kanunu’nu da dahil olmak üzere kanunlarımızda bu konuda yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır. Kaldı ki, vücut bütünlüğünün ihlalinden ve ölüm hallerinde doğan zararların, geleceğin hiçbir zaman tam olarak tahmin edilmesi mümkün olmadığından, kesin bir biçimde hesaplaması asla mümkün değildir.
Sigorta genel şartlarının Yargıtay uygulamalarına aykırı olmayacağını kabul etmekte mümkün değildir. Bu nedenlerle TTK’un 1425. Maddesi, Sigortacılık Kanun’un 11. Maddesi ve Karayolları Trafik Kanun’un 93. Maddesine dayanılarak çıkarılan genel şartların kanuna aykırı olmayan kuralları uygulanması gereği açıktır. Aksinin kabulü Yargıtay uygulamalarına kanun gücü vermek demektir[35].
Sonuç:
Anayasa Mahkemesinin ilgili kararından sonra öncelikli uygulanacak hükümlerin tespiti ile ilgili yaptığımız çalışmada vardığımız sonuçları esasen makalenin ilgili bölümlerinde belirttik. Bununla birlikte özet olarak şunları demek isteriz. Anayasa Mahkemesinin ilgili kararından sonra öncelikli uygulanacak hükümlerin şu şekilde olması gerektiği kanaatindeyiz: 1. Emredici hükümler, 3. Sigorta sözleşmesinin özel şartları, 4. Sigorta (sözleşmesinin) genel şartları, 5. Tamamlayıcı ve yorumlayıcı diğer ticari hükümler, 6. Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri, 7. Ticari örf ve adet, 8. Genel hükümler (TMK. Md. 1).
Sigorta genel şartları sözleşmesel bir niteliğe sahip olduklarından ve de bu sözleşme hükümleri uzmanlaşmış bir kurum olan Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit edildiğinden, karayolu zorunlu mali sorumluk (trafik) sigortasından kaynaklı tazminat uyuşmazlıklarında, sigorta genel şartları, kanunun emredici hükümlerinden sonra, fakat tamamlayıcı nitelikteki yedek hukuk kuralı niteliğindeki hükümlerden önce gelmektedirler. Bu nedenlerle trafik kazalarından kaynaklı vücut bütünlüğünün ihlalinden ve ölüm hallerinde doğan zararlarda, sigorta (sözleşmesi) genel şartlarında belirtilen hesaplama yöntem ve formüllerinin, yaşam tablolarının, kalıcı sakatlık tayininde uygulanacak yönetmelik hükümlerinin tazminat hesaplamalarında dikkate alınması gerekmektedir.
Çözüm önerimiz; Sigorta genel şartlarında belirtilen çalışma gücünün kayıp oranın tespitini ölçmeyi amaçlayan tüzük ve baremler Türk Borçlar Kanunu’nun 54/3. Maddesinin amacını tam olarak ortaya çıkarmaya yeterli değiller. Uygulamada da, çalışma gücünün kayıp oranın tespiti özel uzmanlık gerektiğinden uzman hekimler aracılığıyla, tüzük, tablo ve cetvellerden yararlanılarak ortaya konulmaktadır. Çalışma gücü, bir kimsenin bedeni, ruhi veya fikri kabiliyetlerine bağlı olarak ekonomik verimliliktir. Burada asıl olan kazancın azalması ya da yitirilmesi değil, çalışma/kazanma gücünün azalması ya da yitirilmesidir[36]. Fakat çalışma gücünün kayıp oranın tespitini ölçmeyi amaçlayan tüzük ve baremler Türk Borçlar Kanunu’nun 54/3. Maddesinin amacını tam olarak ortaya çıkarmaya yeterli değildir. Bunun için soyut olarak belirlenen çalışma gücü kaybının, zarar görenin tüm kişisel özellikleri dikkate alınarak, sakat durumda elde ettiği gelir durumu, yaşını, yaptığı işin niteliği gözetip somutlaştırarak gerçeğe en yakın olgu hâkim tarafından belirlenmelidir[37]. Bu kabul tarzının ortaya çıkardığı sonuç, sigorta ve tazminat hukuku kavram ve kurallarına uygundur.
Beklenen yaşam sürelerinin belirlenmesi noktasında ise ülkemizin gerçeklerine en uygunu olan TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması gerektiği kanaatindeyiz. Tazminat hesaplama yöntemi konusunda ise, tazminat zarara uğrayan kişi için ne kadar kıymetli ise, tazmin edecek sorumlular içinde aynı derecede öneme haizdir. Bu noktada da zarar ve tazminat hesaplarının gerçeğe en yakın şekilde tespitini öngören yöntem ve formüllerin sigorta genel şartlarında düzenlenmesi vicdani ve sorumluluğu gerektiren bir durumdur.
Yararlanılan Kaynaklar
- Acınan Hilmi-Akhisar İlyas, Sigortacılıkta Hasar, Filiz Kitabevi, İstanbul 2014.
- Arseven Haydar, Sigorta Hukuku, Yenilenmiş 2. Baskı, İstanbul Ocak 1991.
- Aşçıoğlu Çetin, Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat Davaları, Ankara 1989.
- Atamer Kerim, Özel Sigorta Sözleşmeleri Hukukunda Uygulanacak Hükümler, TBB Türkiye’de Sigorta Hukukunun Sorunları ve Geleceği Sempozyum, İstanbul 19-20 Kasım 2004.
- Bağcı Ömer- Kayıhan Şaban, Türk Özel Sigorta Hukuku Dersleri, 1. Basım, Kocaeli 2016.
- Bahtiyar Mehmet, Sigorta Poliçesi Genel Koşulları, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt: 19, Sayı: 2, Aralık 1997.
- Bahtiyar Mehmet, Sigorta Poliçesi Özel Koşulları, Genel Koşullardan Ayırdedilmesi ve Bazı Sorunlar, Prof. Dr. Ali Bozer’e Armağan, Ankara 1998.
- Bolatoğlu Bolat, Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Hukuki Sorumluluğu (İşleten Kavramı ve Sorumluluğun Şartları), Ankara 1988.
- Bozer Ali, Sigorta Hukuku Genel Hükümler-Bazı Sigorta Türleri, Gözden Geçirilmiş 2. Baskıdan Tıpkı Basım, BATİDER Türkiye İş Bankası A.Ş. Vakfı Yayını, Ankara 2007.
- Çeker Mustafa, 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Sigorta Hukuku, 1. Baskı, Karahan Kitabevi, Adana 2011.
- Çelik Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma Taşımacının ve Sigortacının Sorumluluğu, Legal Yayınevi, İstanbul 2008.
- Gürbüz Metin, Beden Tamlığının İhlali (Sakatlık) ve Ölüm Hallerinde Doğan Maddi Zararın Hesaplanması ve Tazminatın Tayini, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2001
- İmre Zahit, Motorlu Taşıt Araçlarının Mecburi Mesuliyet Sigortası ve Kapsamı, Trafik Sigortası V. Ticaret ve Banka Hukuku Haftası, Ankara 1975.
- Karasu Rauf, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası), Yetkin Yayınları, Ankara 2016.
- Kender Rayegan, Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku, Güncelleştirilmiş On Dördüncü Baskı, İstanbul Kasım 2014.
- Kubilay Huriye, Uygulamalı Özel Sigorta Hukuku, İkinci Baskı, İzmir 2003.
- Memiş Tekin, Sigorta Sözleşmesi Şartlarının Yargısal Denetimi, Oniki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul 2016, s. 42-43.
- Memiş Tekin, Türk Ticaret Kanunu’xxnun 1264’üncü Maddesinin Kapsamı ile İlgili Yargıtay Kararları ve Değerlendirilmesi, AÜEHFD C. VII S.1-2 Haziran 2003.
- Memiş Tekin, “Zorunlu Trafik Mali Mesuliyet Sigortasında Sigortacının Sorumluluğunun Niteliği ve Sebepsiz Zenginleşme”, XX. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, 24 Aralık 2004, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, Ankara 2005.
- Omağ Merih Kemal-Kuntalp Erden, Banla ve Sigorta Hukuku, AÖF. Yayınları, 3. Baskı, Eskişehir 2009.
- Tandoğan Haluk, Türk Me’suliyet Hukuku, Vedat Kitapçılık, 1961 Yılı Birinci Basıdan Tıpkı Bası, İstanbul 2010.
- Tekinay Selahattin Sulhi/Akman Sermet/Burcuoğlu Haluk/Altop Atilla, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, İstanbul 1993.
- Tuztaş, Hüseyin, Anayasa Mahkemesi’nin Karayolları Trafik Kanun’un Da Vermiş Olduğu İptal Ve Ret Kararının Sonuçları (https://www.sevgipinari.org/hukuk-sayfasi/hukuk-makalelerii-3/2626-anayasa-mahkemesi-ni-n-karayollari-trafi-k-kanun-un-da-vermi-s-oldugu-i-ptal-ve-ret-kararinin-sonuclari.html).
- Ulaş Işıl, Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, 8. Bası, Turhan Kitabevi yayınları, Ankara 2012.
- Yılmaz Zekeriya, Trafik Kazaları ve Taşımacılıktan Doğan Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010.
- Yücel Çağrı, Motorlu Araçlar Sorumluluk Sigortasında Riziko İstisnaları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisan Tezi), Ankara 2006.
- Yargıtay İçtihatları.
BU MAKALE TERAZİ HUKUK DERGİSİ MART 2021 SAYI:175’DA YAYINLANMIŞTIR.
[1] İmre Zahit, Motorlu Taşıt Araçlarının Mecburi Mesuliyet Sigortası ve Kapsamı, Trafik Sigortası V. Ticaret ve Banka Hukuku Haftası, Ankara 1975, s. 263 vd.
[2] Karasu Rauf, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası), Yetkin Yayınları, Ankara 2016, s. 21.
[3] Yılmaz Zekeriya, Trafik Kazaları ve Taşımacılıktan Doğan Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 959.
[4] Memiş Tekin, “Zorunlu Trafik Mali Mesuliyet Sigortasında Sigortacının Sorumluluğunun Niteliği ve Sebepsiz Zenginleşme”, XX. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, 24 Aralık 2004, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, Ankara 2005, s. 77.
[5] Ulaş Işıl, Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, 8. Bası, Turhan Kitabevi yayınları, Ankara 2012, s. 927. ; Yılmaz, s. 1020.
[6] Yücel Çağrı, Motorlu Araçlar Sorumluluk Sigortasında Riziko İstisnaları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisan Tezi), Ankara 2006, s. 99 vd.
[7] Bozer Ali, Sigorta Hukuku Genel Hükümler-Bazı Sigorta Türleri, Gözden Geçirilmiş 2. Baskıdan Tıpkı Basım, BATİDER Türkiye İş Bankası A.Ş. Vakfı Yayını, Ankara 2007, s. 153.
[8] Yılmaz, s. 1020 vd.
[9] Bozer, s. 154-155.
[10] Bozer, s. 155.
[11] Çelik A. Çelik, Karayoluyla Yolcu Taşıma Taşımacının ve Sigortacının Sorumluluğu, Legal Yayınevi, İstanbul 2008, s. 441.
[12] Yılmaz, s. 1012.
[13] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.04.2011 Gün 2011/17-13 E. Ve 2011/191 K. Sayılı İlamı
[14] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.2012 Gün 2012/17-832 E. Ve 2012/678 K. Sayılı İlamı
[15] Çeker Mustafa, 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Sigorta Hukuku, 1. Baskı, Karahan Kitabevi, Adana 2011, s 203-204.
[16] Ulaş, s. 977.
[17] Çeker, s. 203.
[18] Yılmaz, s. 1017.
[19] Yılmaz, s. 1024.
[20] Omağ Merih Kemal-Kuntalp Erden, Banla ve Sigorta Hukuku, AÖF. Yayınları, 3. Baskı, Eskişehir 2009, s. 105.
[21] Acınan Hilmi-Akhisar İlyas, Sigortacılıkta Hasar, Filiz Kitabevi, İstanbul 2014, s. 26.
[22] Tandoğan Haluk, Türk Me’suliyet Hukuku, Vedat Kitapçılık, 1961 Yılı Birinci Basıdan Tıpkı Bası, İstanbul 2010, s. 252.
[23] Bahtiyar Mehmet, Sigorta Poliçesi Özel Koşulları, Genel Koşullardan Ayırdedilmesi ve Bazı Sorunlar, Prof. Dr. Ali Bozer’e Armağan, Ankara 1998, s. 133.
[24] Bolatoğlu Bolat, Karayolları Trafik Kanununa Göre Motorlu Araç İşletenin Hukuki Sorumluluğu (İşleten Kavramı ve Sorumluluğun Şartları), Ankara 1988, s. 27.
[25] Arseven Haydar, Sigorta Hukuku, Yenilenmiş 2. Baskı, İstanbul Ocak 1991, s.27; Kender Rayegan, Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku, Güncelleştirilmiş On Dördüncü Baskı, İstanbul Kasım 2014, s.24 vd; Kubilay Huriye, Uygulamalı Özel Sigorta Hukuku, İkinci Baskı, İzmir 2003, s. 14 vd; Kayıhan Şaban-Bağcı Ömer, Türk Özel Sigorta Hukuku Dersleri, 1. Basım, Kocaeli 2016, s. 100.
[26] Atamer Kerim, Özel Sigorta Sözleşmeleri Hukukunda Uygulanacak Hükümler, TBB Türkiye’de Sigorta Hukukunun Sorunları ve Geleceği Sempozyum, İstanbul 19-20 Kasım 2004, (Makale sayfa aralığı 109-122, s.122); Kubilay, s. 15; Omağ-Kuntalp, s. 123.
[27] Kender, s. 32.
[28] Bahtiyar Mehmet, Sigorta Poliçesi Genel Koşulları, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt: 19, Sayı: 2, Aralık 1997, s. 95.
[29] Memiş Tekin, Sigorta Sözleşmesi Şartlarının Yargısal Denetimi, Oniki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul 2016, s. 42-43.
[30] Bahtiyar Mehmet, Sigorta Poliçesi Genel Koşulları, BATİDER C. XIX S.2, s. 93.
[31] Bahtiyar, Genel Koşullar, s. 95-96.
[32] Atamer, s. 118-119.
[33] Memiş Tekin, Türk Ticaret Kanunu’xxnun 1264’üncü Maddesinin Kapsamı ile İlgili Yargıtay Kararları ve Değerlendirilmesi, AÜEHFD C. VII S.1-2 Haziran 2003, s. 449; Bahtiyar, Genel Şartlar, s. 100.
[34] Arseven, s. 32-33.
[35] Tuztaş, Hüseyin, Anayasa Mahkemesi’nin Karayolları Trafik Kanun’un Da Vermiş Olduğu İptal Ve Ret Kararının Sonuçları, s. 17. (https://www.sevgipinari.org/hukuk-sayfasi/hukuk-makalelerii-3/2626-anayasa-mahkemesi-ni-n-karayollari-trafi-k-kanun-un-da-vermi-s-oldugu-i-ptal-ve-ret-kararinin-sonuclari.html)
[36] Tekinay Selahattin Sulhi/Akman Sermet/Burcuoğlu Haluk/Altop Atilla, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, İstanbul 1993, s. 604.
[37] Gürbüz Metin, Beden Tamlığının İhlali (Sakatlık) ve Ölüm Hallerinde Doğan Maddi Zararın Hesaplanması ve Tazminatın Tayini, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2001, s. 30-31; Aşçıoğlu, s. 175-176.